Çarşamba, Şubat 22, 2006

İNCE HİSLERİM - BÖLÜM III - A.O.

Şinciiii,
Alt resimde at üstünde deli tavuk gibi çırpınan şahsiyeti ittire kaktıra da olsa bilen ilk arkadaşımız passive'i can-ı gönülden kutlarım efendim. Ödülü bir adet kurabiye ki, yaptığım zaman kendisine takdim edilecektir.
Şimdi bir miktar muhayyilelerimizi çalıştıralım lütfen, bir insan tasavvur edelim, ki bu insan 1,80 civarlarında irice bi insan olsun ama hiç göbeği olmasın, cinsiyeti de bayan olsun. Sonradan boyama sarışın, gözbebeği benli yeşil olsun, olur ise böylesi böylesi olsun!
Ettik mi? Evet, devam edelim o zaman. Bu insana boru gibi bir ses, dönünce köy deviren bir kıç ve engin zerafet ekleyelim. Tamam o A.O. işte.
Biz bunla aynı zamanda atandık bu okula, o zaman ben de böyle tombala torbası gibi değil, zarifçecik bir kızdım. Rüştü beyin odasına bir girdim ne göreyim A.O.. O zaman esmerdi, gözü gene benli yeşildi, boncuk gibi bakıyodu, anam bi sevdim bi sevdim. Böyle kurallara uyucu, ödlek Naciyenin tekiydi, stajyerlik kurslarına gitmeye başladık ikimiz, yanyana kalorifer dibine otururduk en arka sırada. Bu da habire sosyalleşirdi, o kurstaki 150 insanın her biriyle en az bir kere muhabbet etmişliği vardır. Ben bi tek A.O. yu tanıyom ordan. Eskaza yerimize oturmuş olan gafilleri ürkütüp kaçırdıktan sonra, ben A.O. yu iyice kabartır, sonra da üzerine yatıp uyurdum, hatta utanmadan horlardım da beni az dürtmemiştir "kalk" diye. Bi kere de yalvar yakar o zıkkım kurstan kaçırıp Taksime sinemaya götürebilmiştim, Yüzüklerin Efendisi Yüzük Kardeşliğine. Ödü de patlamıştı "Ay kaçtık şimdi noolcak devamsızlıktan mı kalıcaz" diye. Bunları anlatıyom ki aradaki farkı iyice görebilin. Öyle şimdiki gibi "Ay burnum kaşındı, yüzseksenüçüncü doktor arkadaşıma gidiyim de rapor yazsın, kakam geldi sevk aliim evde yaparım, bi çay içiyim derse gitmesem de olur" gibi gerekçeleri aklına hayaline bile getirmezdi.
Aradan yıllar geçti, o küçük masum kız büyüdü, A.O. oldu. Örtmenler odasına "löngürhortcasdadanannnkkk" diye evi köyü yıka yıka giren, zavallı garibim Necati Bey'in elinden kım kım yemekte olduğu çubuk krakerleri alıp hemen akabinde "Adam adam kendin yiyon bize niye vermiyon" diye zarifane hitaplarda bulunan, bunu görünce nereye bakacağını bilemeyen çocukcaazları "Defol leyn, yoların saçınızı Allaama" diye korkudan satlıcana sardıran, ikibin yaşındaki Rüştü Bey'e "Hocaaa nabıyosunnnn" diyen bir hilkat garibesi olmuş çıkmıştır. Kendisine sık aralıklarla sevgili yapar, yaptıklarını beğenmez bozar bi daha yapar. Bunun doomgünü 7 Ağustos, ben diyom ki buna dev bi lego seti alalım, kendine nası istiyosa öyle bi sevgili yapsın, rahata ersin. Sen saaağğğ ben selamet.
Diğer korkunç huyları arasında, kabzımal matematikçinin ortada bıraktığı bütün kitapları dolabına kilitleyip adamı korkudan dört attırarak ortada koşturması, bi Allahın günü erken gelip de çayı demlememesi, herkesin her yediğinden bi parça otlanması, hiç aralıksız oraya buraya üniversiteye okula cehennemin dibine gidip gelmesi, bunları sürekli koşarak yapması sayılabilir.
Ben A.O. yu az da diil normal da diil çok seviyom bee. İlk göz ağrım o benim.

2 Yorumcuk:

At 2/27/2006 7:34 ÖS, Blogger uNut Şu ahkamı kesti...

k.çyla dünyayu devirio dimi bu AO!!!?

 
At 2/27/2006 8:58 ÖS, Blogger Lafazan Şu ahkamı kesti...

hee
ama çok güzel bi hatun o onu da söylemeden geçmiyim.

 

Yorum Gönder

<< Anasayfa