Pazar, Kasım 05, 2006

YURDUM ZAMPARASI


Geçtiğimiz Perşembe uzun zamandır gitmek isteyip de imkansızlıklar sebebiyle gidemediğimiz pilatese gitmek amacıyla kıymetli arkideşim Yass ile okuldan yola çıktık, aşağıda anlatacağım olay zıkkım gibi kalabalık bir 30M de iki oturan olarak tepemizde cereyan edip bizi dumurdan dumura sürüklemiştir.
Bir abla tasavvur edelim, 35-40 civarı, minyon, güzel, çok ama çok bakımlı bi abla, saçlar fönlü, kaşlar incecik, kıyafet trendy filan. Yanındaki abi de 1,80 civarı, şişkolok, kelaynak vefakat ağzını büze büze konuşan, kendini çok kibar ve kültürlü zanneden aslında bi otobüs zampasından başka bişi olmayan bi tip. Hani telefon açtığınızda, "bilmemne Bankası, ben Ruhi, nassı yardimci olabiliriğm? Hemen bilgi alıp geri dönüyorum, bi dakika bekletebilir miyim lütfeğğnnn" diyenlerden. Allah rızası için rica ediyorum, saçı dökülen erkekler, kafanızı sıfıra vurdurmayın, iki kat daha iğrenç gözüküyosunuz, ayriyeten gene de belli oluyor.
Abla normal bi şekilde seyahatini idame ettiriyor, bu arada kendine yer verenlere de "yok ben şimdi inicem, siz oturun lütfen" diyerek şirin gülücükler saçıyor. Kelaynak da yanında durmak suretiyle, mümkün olduğunca yana kaydırdığı gözleriyle ablayı kesiyor. Çok ama çok kısa bir süre sonra kelaynak dayanamıyor, mevzuya şu insanüstü cümleyle giriş yapıyor, "Sizde bir Selanikli tipi var, yanılıyor muyum?" Kelaynağın bu cümlesinden sonra, civardaki herkes suratında bir sırıtışla konuşmaya kulak kabartıyor, elbette olayın en yakın tanıkları olan bizler de. Abla kızarıyor,"Eh üh kem küm aslında göçmeniz, Yugoslav" filan diyor. Abi fitili almış durur mu? Olan kültürünü gözler önüne seriyor, mikroekonomi, makroekonomi, insan ilişkileri, hava durumu filan, bohçasını ablanın önüne açıveriyor, "gör ne şahane insanım, arasan böylesi denk gelmez" hesabı. Konuşmanın bir yerinde ablanın borsacı olduğunu öğreniyoruz. Kelaynak ablaya birikimlerini nası değerlendirebileceğini soruyor. Bunca birikimin var, naapsan bilemiyosun, Allah'ın işi işte, 30M de karşına bi borsacı çıkarıyo da ondan öğreniyosun, yoksa paraları yastık içine doldurmaya devam ediceksin, vah ki ne vah! Kelaynak, "Eviniz nerde, gidip gelmek zor olmuyor mu, uzak değil mi?" atılımıyla ablanın evini öğrenmeye çalışıyor ama nafile, abla kişisel bilgi vermiyor. Kelaynak bu sefer yılın sorusuyla atılıyor ortaya, "Çalıştığınız şirketin belli bi adı var mı?" Bu noktada kalabalıktan bi kıkırtı duyuluyo. Behey kazma, sen nerede gördün belli bi adı olmayan şirket? "Nerde çalışıyosunuz?" "Biryerde, henüz adı yok"...Böyle bi dialoga şahit olanınız var mı? Abla hafif geriliyor, "Borsa işteee!" diyor. Durağa çok yakınız bu arada. Sonra Tuba diye ortak bi tanıdık buluyo abi ıkınıp sıkınıp, kısa boylu biriymiş onu da öğreniyoruz bizler. "Ben Tuba'dan işyeri telefonunuzu alıp sizi arayacağım" diyor, abla; "Arasanız da bulamazsınız, işyerinde olmuyorum çoğunlukla" diyor. Abi hala arkadan "Yok ben arayacağım, not bırakırım, ulaşırım" felan diye yırtınırken abla ve biz otobüsten iniyoruz.
Acıklı olan ne? Abinin elinde alyans var!
Dilerim en kısa zamanda yerin yedi kat dibine batarsın olan birikiminle, kart otobüs zamparasıııı!

4 Yorumcuk:

At 11/05/2006 6:16 ÖS, Blogger Kara Şu ahkamı kesti...

Aslında şu "yurdum insanı", "yurdum zamparası" kelime gruplarındaki birinci kelimelerin sonuna gelmesi gereken "un" nerelere gider. Ve neden gittiği o yerden gelmez bilemiyorum.

Ama artık gelmeli diyorum. Gelmeli; herkeş, herşey görevini bilmeli.

Mesela ben ilk bakışta "yurdum" değil "vurdum" okudum. Dolasıyla "Yurdum Zamparası" oldu "Vurdum Zamparayı" Ve oldu Lafazanos bir katil ve ilk an yüreğim hop etti.

Bir miktar "un" eksikliği neler yapar görün.

Bu arada bahis mevzu olayın cereyan etmesi esnasındaki Lafazonoso"un" yüz ifadesini görmeyi o kadar çok isterdim ki..

 
At 11/05/2006 11:06 ÖS, Blogger passive Şu ahkamı kesti...

gökçencim zati amca çok da zengin olmadığını laf arasına sıkıştırdı dedi ki "e zaten birikimi olan batar yoksa nie batalım di mi" keh keh keh..ama gene de tüm kel kafası ve böyle ucuz numaralarıyla yerin dibine batmalı ..
çok bayat numaraları vardı..ama böyle kazma bi modelde bizim iş yerimizde adı, sanı, tam olarak ne olduğu belli "iş yeri"mizde de var..ilk geldiği gün bana "zeynepanım sizde karadenizli tipi var gözleriniz felaan" dediydi..pass da tüm öküzlüğüyle "yooooğğğ çoruummmmluyum ben demişti" hey gidi günler güzeldi be :P
şimdi masalarda köşe kapmaca oyyy

 
At 11/06/2006 10:34 ÖS, Anonymous Adsız Şu ahkamı kesti...

:))))) hikaye süper, amca harbi kazmaymış...finaldeki dileklerine bende katılıyorum...

pilates nasıl? eğlenceli di mi?

 
At 11/07/2006 5:18 ÖS, Blogger Lafazan Şu ahkamı kesti...

Karamm, çok özlüyom seni ben be, bizim okula geri atama istesene. hiç görmeye de gelmiyon. "un" suz yaptım ki diyet olsun ehihihi.
zeynepanım, işyeri kenesi bu aralar püskürtülük, kendine yeni meşgalaleler buldu korkarım, ne acı ne hazan. ayrıca o dialogu unutmuşum ben, kel şişkolok, çirkin salak bi de üstüne üstlük fakir, hepten tiskindim.
metim bi gidebilsek, görücez, iki keredir gidiyoz hep ertelenmiş buluyoz. malum bizim için de ay sonu, korkarım anca haftaya başlayabiliciiz.

 

Yorum Gönder

<< Anasayfa