Perşembe, Temmuz 31, 2008

ANI TOPLAMAK

Coştum sanırsam evet, efendim biz ailecek anı toplamaya pek düşkün diiliz hele de ben gördüüm herşeyi atamaya programlı bi insan olaraktan hiç anı manı toplamam. Ama hata ediyorum aslında. Özel günlerin filan çok fotorafı yoktur. Mesela biz arabamızı alırken pek heycanlıydık. Özellikle de kıymetli beyim. Ama bi tane bile aldıımız günün fotosunu çekmemişiz. Geçen gün konuştuk da unutmuşuz da bu anı. Dakka başı araba değiştircek veya bu işleri kolaylıkla yapabilcek kadar geniş bi bütçemiz olmadıından bizim için heycan verici bi olaydı bu. Tatillerimizin de pek anıları yok. Balayı fotolarımız bir formata kurban gitti mesela.
Velhasıl kelam, bundan sonra anı toplayıcısı olmaya karar verdim. Çıktıımız tatillerin, bizim için büyük dünya için küçük olayların resimlerini bastırıp saklamaya, bir dahaki formata kurban gitmeyecek şekle getirmeye de karar verdim. Bunların ilki gezi anı toplayıcılığı. Bu tatilimizin anılarını yazıcam mesela. Buraya diil elle, sonra resimlerini de bastırıcam böyle bi gezi kitabı haline gelicek. Ha keza yıldönümleri bir o kadar doomgünleri filan.
Bundan soona ben bi anı toplayıcısıyım.
Siz nabıyonuz topluyonuz mu? Nası yapıyosunuz? Fikirlerinizi yazsanıza. (üç okuyucudan ne kadar fikir çıkcaksa artık...)

İSMİ DİDİKLE

Şurayı gördüm ne ilginç benim adım 331. sırada. Bakın bak ne güzel.

HİÇ İŞİN GÜCÜN YOK MU?

Evet yok nabalım tatildeyiz, aktiviteler tembellikten elimizde patladı, filme vurduk kendimizi. Öyle bi nevi de okuyucu şaşırsın "Aman Yarabbim ne sosyal ne cevval bi insan ne bulsa seerediyo" desinler diye. Ego tatmini diyebilir miyiz? Utanmamız arlanmamız yoksa deriz tebi nolcak da.


DADIM AŞIK (5/10)






Geyik film bişi kazandırmıyo insana. Tebi ölçüt bişi kazandırıp kazandırmaması diil aslında, hoşça vakit geçirebilmek ama gene de... Neyse varsa boş vakit bakın. TV de de oynadıydı galiba.



FUR (7/10)








"Manyak mısınız nesiniz" cinsinden bi film. 7 verdim, gene pek bişi anlamadım diye, olabilir yönetmen sanatsal felan çalışmıştır belki. Zati bu Nicole hep böyle ucubik filmlerde oynuyo, hep bi hasta bi arıza yanı oluyo. Çeşit olsun diye bakılabilir.



BREAK UP (7/10)





Biz bunu eğlenceli film zannederek açmıştık. Bi bunalım bi kasılım çıktı. Hani ayrılıyolar da komik bişiler oluyo cinsinden ama diil. Hakkaten ayrılıyolar ve üzücü bişi. İnat keçiyi öldürür atasözünü doğrulayacak bişi. Yani bi kocanız/karınız varsa inat yapmayın, Allah muhafaza kendi başınıza kalakalırsınız. Drama seviyosanız bakılır ben sevmiyom baktııma pişman oldum.





ZENGİN AVCISI (9/10)





Audrey Tatou yu Amelie den beri çok severim ben. Aşırı çiroz gerçi Keira gibi ama nabalım onu da Allah yaratmış deyip kabulleniyoz çaresiz. Çok hoş, çok alımlı bi kız bence. Oyunculuk da güzel. Kendisini daha güzel rollerde de görmek isteriz. Film de güzel çok bulursanız kesin seeredin. Eğlenceli ve hoş bişi. Ben çok beendim.





WHAT HAPPENS IN VEGAS (9/10)





Aslında çok enteresan konulu bişi diil, bildik Amerikan film konularından. Zorunluluktan bir arada olan iki kişi sonradan aşık olur filan ama Cameron'un (Cameron diyom bak, samimiyeti görüyosun umarım) oynadığı bu tarz filmleri beğeniyorum ben. Yakışıyo burdaki rollere bi nevi eskinin Julia Roberts ı gibi. Onun oynadıı filmleri de çok severdim zati. Neyse evet seyredin güzel bence gayet.





SAHTE GELİN (7/10)





Hoş fena diil. Süper diil ama kötü de diil. KArılar korosu şeklindeki ailenin halleri epey hoş. Bizde de babam öyle 3 kızkardeş bi de anne, babacık haremağası gibi yaşayıp gidiyo. Kadın dünyasıyla muhtemelen hiç olmak istemediği kadar muhatap. Bakın bakıleybıl bişi bence.



CENNET GİBİ (6/10)





Ölmüş ama bilmiyo ruh oluyo filan. Bakılabilir ama etkilenilmez. Öyle çekirdek yerken seyredilebilir. Reese güzel mi sizce? Ben bi türlü çok beğenemiyom sanki kafası yamuk gibi. Öf neyse.





CENAZEDE ÖLÜM (9/10)





Çok güzel, İngiliz komedisi seviyonuz mu? Ben çok seviyom, seyrettiğim çoğu İngiliz filmini de beğenmişimdir. Bu da çok eğlenceli acayip şeker bi film. İngilizleri sevmiyom ama. Mutlaka bakın.





HAYALET SÜVARİ (9/10)





Tim Burton ve Johnny Deep ayrılmaz ikili gibiler ama birbirlerinin dilelrinden de anlıyolar sanırım ki ortaya çok da güzel işler çıkıyo. Ben bunları Arizona Dream de keşfetmiştim. O filmi de seyrediyim yeniden diyom ama benim hayatımda çok ama çok etkilendiim filmlerden biridir o, şimdi aynı etkiyi alamazsam diye korkuyom. Çekirdek paketimin içinden tabanca kurşunu çıkmıştı. Hep duyduum hatta bi takıp Ghost MAster gibi oyunlarda bizatihi oynadığım Başsız Atlı hikayesinin nerden geldiini de öörenmiş oldum böylece. Evet boyum da uzadı.





SEX AND THE CITY (6/10)







Birincisi film çok uzun. Bütü bi öğleden sonramı aldı, kıymetli ve işlerle dolu geçen vaktimi yani eehehe. Bi de geyik be amaaan, bi de acık p... film ayarında sanki. Kızları da acık gerizekalı buldum, bi çığlıklaşmalar bi ebleh hareketler. Ben bunun dizisini de seyretmemiştim belki konuyu bilmediimden ama neyse ya. Benim kadar boşsanız bu diil ne olsa seyredersiniz zati.



SILK (4/10)







En kahrı bela film buydu. Keira var diye aldım hale bak. Efendim bu filmde normal davranan hiç kimse yok. Herkes bi ağır çekimde. Gülüşle nazik ve belirsiz hareketler yavaş ve edalı. "Öf be naapcaksan yapsana hızlı hızlı" diyesi geliyo insanın. Öldürüyo insanı bi yerden sonra böyle bi nevi trans. Seyretmeyin boş yere. Ama siz de böyle edalı insanlardansanız filmi pek sanatsal bulma olasılığınız da mevcut.





KAHRAMAN PİLOTLAR (5/10)







Efendim dünya savaşı içre amerikalıların Fransaya yardıma gitmelerini konu alıyo ve elbette ki 10 kişilik Amerikalı ekibi bütüüüğğğnn Fransayı aniden kurtarıyo. Bunları pilot olarak eğitiyolar, anam sen misin eğiten, uçaksız uççak kadar ustalaşıyolar, öyle şahane öyle yetenekliler ki ortalıkta bi tane Alman pilot bırakmıyolar vesair sair sair... Bıktırdı beni bu Amerikanın bu salak muhabbetleri. Kocam pilotlukla uçaklarla pek ilgilidir diye şeyettiydim pişman oldum. Ayrıca sanane ey amerika ne bok aramaya gidiyosun durduk yere Fransaya müttefikin midir nedir noluyo yani. Aman be seyretmeyin boşa.





WANTED (8/10)





Şu Angelinayı bi düzgün rolde göremicek miyiz aceba? Normalde kendisi her yanıından salkım saçak çocuk sarkan, az bi manasız bi insan. Ama sinemaya gelince bi cevval, bi gözü pek, bi katil ruhlu, bi aktivite insanı olup çıkıyo. Normal hayatında Afrikaya gitmek ve zıçanlarını okula götürmek dışında işi olmayan kadın durup durup filmlerde dünyayı kurtarıyo. İnandırıcı da olmuyo tebi. Allahtan tipten kurtarıyo işte tip yatkın katil potansiyeline. Bilmem olanca nefretimi kusabildim mi? ehehe. Öteki oyuncu erkek olan, adını bilmiyom üşendim şimdi aramaya, Kefaret ve İskoçyanın Son Kralında da vardı. O çocuk güzel ama gelecek vaadediyo. Film klasik çok alengirli diil. Ama aksiyon filan seyrettiriyo kendini. Olur yani bakılır.





EVAN ALMIGHTY (7/10)





Bu filmlerde gösterilen Allah kavramının hep bi yaşlı buruşuk zenci insanı olmasının aslında insanları bi nevi dinsizliğe ve ateizme alıştırmaya çabalarının ürünü olduunu düşünüyorum. Hadi biz için neyse de bunu seyreden ve henüz bi dini eğitim almamış bi insanın kafasında böyle bi Allah figürü çizmek ne derece doorudur bilemiyorum. Çocuklara bence bu tarz filmler pek seyrettirilmemeli. Aman Tanrım gibi geyik işte. Aklınız başınızda ise bakılır. Bence bu tip filmlerin sponsoru da o acayip ırk. Sizce?





PALAVRA (8/10)





Şeker bi film garibim çocuğa pek güldük pek üzüldük. Başrol oyuncusu çok şirindi, cuk oturmuş role. Seyredin beenceniz.




HAYATIMIN TATİLİ (7/10)




Ben bu kadını da çok severim Queen Latifah. O var diye indirdim ama tahmin edilebilir bi film sonu filan. Ama eğlendiriyo güzel yine de bence. Aslında hayat çok kısa be dedirtiyo size. böyle istediklerini şimdi yap anlamında. Öyle bence seyredilebilir yani.




SPIDERWICK GÜNCELERİ (9/10)




Bi fantastik film daha. Bence hiper süper. Bayılıyom böyle filmlere. Bu da çok güzel böyle ilgi ve heyecanla seyrediliyo. Fantastik filmleri iç karartıcı bulan sevmeyen beyim bile ilgiyle izledi kesmedi bi de "başka böyle film var mı onlara da bakalım" dedi. Düşün yani artık. Kessin seyredin, mutlaka.








Cumartesi, Temmuz 19, 2008

BAZI BİTAKIM RESİMLER ve KORKUNÇLU FİLM


Dün gece nerdeyse hiç uyumadım. Bikoz efendim önce Superhero Movie'yi seyrettik, ben bi yerinde gülme krizine girdiim için bi süre beklemeli olarak seyrettik. Gözümden yaşlar fışkırdı. Bunca süper komik diil aslında tipik Amerikan onla bunla alay eden film ama bi yerindeki bi söz beni bayıltcaktı gülmekten. Annatmıyom, böyle esprileri annatınca komikliği kaçıyo çünkü.

Üzerine benim yeni bulduum yukarda resmi olan Lonely Hearts isimli bi filmi de seyredelim dedik, demez olaydık. Efenim ben gerilim, drama, korku filmi felan seyretmem geyik filmleri seyrederim ekseriyetle, extra acıya, korkuya, strese yer vermek istemiyom hayatımda, bi de ödül almışları seyretmeye çalışyom, ödülü neresine vermişler tespit ediim amacıyla. Bu film de böyle 1950 lerde geçen bi filmdi. Dönem tipiklerini çok beeniyom. '20 lerin çaça kıyafetleri, bob saç ve şapkaları, Louis topuklu ayakkabıları, '50 lerin kırmızı rujlu, incecik belli, bol etekli kadınları filan. Neyse filmin afişinden de dönem filmi gibiydi, olur taam dedim aldım yazdım seyrettik. Gerçi Black Dahlia isimli en son dönem filmi girişimimden tam bir beyin ......laması ile çıktıım için biraz da korkmuyo diildim. Film bi dolandırıcıdan seri katili bi kadın nası yaratır konulu idi. İnsanın kanı donuyo bi yerde. John Travolta da acayip yaşlanmış be. Böyle bu da insanın gönlünü bulandıran bi filmdi. Kafanıza takılıyo, bi sürü sahne gözünüzün önüne geliyo, uyutmuyo adamı. Öyle kan revan vahşet filan diil ama ağır psikolojik bi boyut. Beğendim ama çok, bulun izleyin siz de beenceksiniz. Salma Hayek'e de bittim ben şahsen kendim. O saçlar, bakışlar, deliliğin farkında olmayış filan tam not veriyom yani.
Sonra gece 3 civarında ben döndön dönerken yataamda, bi patlama oldu. Beylikdüzü civarlarından diil ama uzaklardan bi yerlerden geldi patlama sesi. Yüksekti ama epey, Uur bile uyanıp noluyo dedi. Sağa sola baktım camdan, sabahleyin gasteleri okudum internetten ama hiç bi haber yok. Acaba araba kazası filan mı dedim ama diil o durumda cam sesi, fren sesi filan gibi yan seslerin de olması lazımdı. Bi yeri mi bombaladılar aceba gene dedik ama hiç bi yerde haber yok anlamadım ki.
Sabahleyin Sabah gastesinin sayfasına bakarken şu resimleri gördüm hemen aliim buraya koyiyim dedim. Saçma resimler bi kısmı çünkü. Hepsini görcem diyosanız aha bura. Şu çocuğun üzerindeki tişört ne iirenç dimi yaa. Dişli bardağa 10 üzerinden 10.



Merdiven altı ayakkabılık fikri süpper. Orda başka böyle tasarımlar da var geçen demiştim ya kreatif zeka aha da olay bu.

Kene mevzuuna takır takır takmış durumdayım noolcak sonum bilemiyorum. Korkumdan rüyalarımda görüyorum. Netten habire kene araştırıyorum. Çok korkuyorum Allahım çok. Hiç bi yere gitmek istemiyom bu yüzden. Zaten gitmiyom o ayrı da bi de istemiyom yani. İnsanlar da hiç aldırış etmiyo gibi. Ama tedavisi yok kardeşim. Isırılınca ölüyosun iki iki dört. Belki kurtulurum ihtimalin yok çünkü dediim gibi tedavisi yok. Offfff!

Bi de dönem şeysileri dedik ya bikaç ay önce alıp okuduum bi kitabı da ekliyim. Bu da '20 lerde geçen ayakkabı manyağı bi kadının ahlaksız hayatını annatıyo. Okuması eğlenceli, bitirince bişi kazanmıyonuz ama vaktiniz hoş geçmiş oluyo. Deniz kenarı kitabı olarak ideal. Al oku sayın okuyucu bu hizmetimi de unutma.

Daha ne diyim ben sana...

Perşembe, Temmuz 10, 2008

YENİ YENİ DÜŞLER

Bi tane daa siteye baktım an itibariyle onu da yaziim. Eteklere bak bee.

Çarşamba, Temmuz 09, 2008

EVDEYİM EVET

Önceliklen Yasemin arkideşimin gelmesinin haklı gururunu yaşadıımı belirtmek istiyom. Kendisini sanırsam bi 15 tatil civarı mı ne görmüştüm bi daa da görmedim. Evet seviyom Yasemin arkideşimi. Canım Yasemin arkideşim.
Ev kuşu olabildim en sonunda, da "oldun da nooldun" derseniz cevabım "hiçbişii" olur. Hiç bi aktivite yapmıyom. Saymıştım ya geçen postumda böyle onu edicem burdan atlıcam şura zıplıycam diye, heh ben işte onnarın hiç birini yapmadım. Önceden yapmış olduum bi puzzlela yeni yaptıım bi puzzle ı çerçevelettim bugün alıcam aha da bu oldu anca. Zati tatil kuş kadar kalmış hissiyatı var içimde amanın aman.
Efendim web kazan ben kepçe dakka başı ora bura baktıımdan biykaç site paylaşıyım sizinle.
1.) Ayakkabı mevzuu efendim: Amerikagillerde bi site yine. Fiyatlar uygun, ayakkabılar süper. Hele de IC nin bi ton ama bi ton hiç görmediim ayakkabıları var. Bi de bomba haber. Bizim burda İstanbul Outlet diye bi yer var, geçen hafta sonu ablamlan orayı talan ederken aa bi de ne göriim bi ayakkabıcının vitrininde IC nin modelleri. "Aa bu da IC bu da IC" felan derken içeri daldım, bi de indirimde kız en pahalısı 50 YTL filan, 20 ye bile var. Fekat gel gör ki hiçbiri ama hiçbiri 40 numero diil. 40 giyiyom da ben üzerinize afiyet. Tekmem korkunçtur yani ters düşmeyelim. Yani valla beğendim beğenmedim demiycem bulduum 40 ı alıcaktım ama yok yok kahrı bela. Neyse adama sordum uzun uzun eni modeller gelcek mi siz mi getiriyonuz felan diye. Hep geliyomuş zaten ithalatçılarından biri bunlarmış, ötekini de biliyom zati Ves Deri. Beşiktaş Ramona da da olurdu IC ler ama orda 150 den aşaaa bişi olmazdı. Aa Amerikagiller in adresini vermemişim, şu işte www.6pm.com. Bakın bak pişman olmiicaksınız. Ama yollamıyolar yurtdışına. Mail yazdım bana Amerika adresi bulursanız oraaya yollayalım diye manasız bi cevap vermişler. Gerüzekalıya bak sanki ben akıl edemiyom. Aslında www.amerikadaniste.com gibi siteler var ama fiyatları pahalı manasız yani. Ya acilen Amerikadan bi arkideş edinmem lazım benim öf be. Aman neyse buldum zati burda da ne minnet etcem elin gavuruna.
2.) Bu da üç boyutlu illustrasyon olayısı da bu abla bu işte son noktayı bulmuş yani. İşte de burası. Kendisinin adı Amy Vangsgard, ödüllü mödüllü bi insan. Polimer kil-fimo ile bunca güzel bişiler yapılabileceğini bilmiyodum mesela ben. Yaa ben sana söyliyim mi bu kreatif yetenek, tasarım yeteneği mi oluyo Türkçesi, başka bişi. Ben kendimi de bu anlamda fena diil sanırdım ama gördüm ki bi hiçim. Hayatıma bi sümük olarak devam etmek mecburiyetindeyim artıkın. Gidiyim kendime bi burun buliim bari.
3.) Okuyucu kısmısı, Allah seni inandırsın bi dikiş dikesim bi dikiş dikesim var. bi blog var okuduum http://www.lacheen.org/. Anam neler yapıyo neler dikiyo filan. İnsanın görünce canı istiyo. Vaktiylen Amazon dan üç kitap almıştım, ta 3-4 sene önce. biri çanta dikimi ama birazcık porfesyonel beni acık aşıyo yani, biri Japon bilmemneleri, burda göstermiş miydim onu sanki ööle bişi hatırladım aniden. dur bakiyim bi saniye bekle, bak buldum, burda. Bi de oyuncak dikimi felan. Gidip ablamdan Burda dergilerini alıcam aceba benlik kolay bişi var mıdır diye. Bi de dikiş makinesi buldum, ucuz. Burda bak istersen. fiyatı da iyi o Singerler gibi diil onlar 400-500 den başlıyo. Şimdi kendimle polemik halindeyim. Alsam mı almasam mı diye. Çok kısa sürede çok fazla şeyden sıkıleybıl bi insan olduumdan alıp da bi köşede çürümesini de istemiyom. Kararsızlık diz boyu yani. Ne biliyim.